11 Haziran 2013 Salı

ADLİ KONTROL



5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun hukukumuza getirdiği yeniliklerden biri olan adli kontrol müessesesi kanunun 109-115. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Adli kontrol, soruşturma ve kovuşturma evrelerinde, tutuklama sebeplerinin varlığı halinde, işlediği iddia olunan bir suçtan dolayı şüpheli veya sanığın bütün usul işlemlerinde ve hükmün infazında hazır bulunmasını ya da katılanın zarar ve masraflarının veya muhakeme giderlerinin onun tarafından karşılanmasını sağlamak amacıyla, belirli yükümlülükler altına alınarak adli makam ve mercilerinin denetimi ve kontrolü altına sokulmasıdır. 1 Hukuki niteliği açısından adli kontrol bir koruma tedbiridir.
Adli kontrolün amacı kanun tasarısının gerekçesinde “ Kurum ilgiliyi özgürlüğünden yoksun kılmamakla birlikte gözlemeyi ve denetlemeyi olanaklı kılan tedbirlere tâbi kılmaktadır; böylece kişinin kaçması riski azaltılırken hürriyetten tümü ile yoksun kılmanın zararları da ortadan kaldırılmış olmaktadır. Bu yeni kurumun hem özgürlükçü ve hem de kamu düzenini koruyucu nitelikte bulunduğu söylenebilir. Bu kurumdan sonra tutukluluk uygulaması istisnaî hâle gelmektedir. Kurum şüpheliyi hürriyetten yoksun hâle getirmemekle birlikte, aynı sonuçların elde edilebileceği hâllerde adlî kontrole hükmetmek gerekecektir. “ şeklinde belirtilmiştir. Gerekçede de belirtildiği gibi tutuklama tedbirinin sağladığı sonuçlara daha hafif tedbirlerle de ulaşılmasının mümkün olduğu hallerde adli kontrol tedbirine hükmedilmesi tutukluluğun ağır sonuçlarını bertaraf etmesi açısından daha uygundur.


I. ADLİ KONTROL KARARI VERİLEBİLMESİNİN ŞARTLARI
CMK 109. madde uyarınca “100 üncü maddede belirtilen tutuklama sebeplerinin varlığı halinde, üst sınırı üç yıl veya daha az hapis cezasını gerektiren bir suç sebebiyle yürütülen soruşturmada, şüphelinin tutuklanması yerine adlî kontrol altına alınmasına karar verilebilir.Bu hükümden yola çıkılarak adli kontrol kararının şartları şu şekilde sıralanabilir.

  1. CMK md.100'deki tutuklama sebepleri : Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olguların bulunması veya davranışlarının delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme ya da tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma hususlarında kuvvetli şüphe oluşturması ve bunun delillerle ispatlanmış olması.
  2. Söz konusu suçun üst sınırının 3 yıl veya daha az hapis cezası gerektirmesi. (Tasarı da herhangi bir sınırlamaya yer verilmemiştir.)

Adli kontrolün uygulama alanı söz konusu suçun ceza süresi ile sınırlandırılmışsa da 3 önemli istisna bulunmaktadır. Bunlardan ilki, CMK md.109 (a) veya (f) bendindeki yurtdışına çıkmama veya güvence yatırma yükümlülüklerine tabi tutulan şüpheli veya sanık bakımından 3 yıllık üst sınır aranmaz. Ikinci istisna ise, tutuklama yasağının bulunduğu hallerde adli kontrolün bir koruma tedbiri olarak uygulanabilmesi durumudur.. Tutuklama yasağının bulunduğu haller ileride de değinileceği üzere suçun sadece adli para cezası veya üst sınırı 1 yıldan fazla olmayan hapis cezası gerektiren bir suç olması veyahut ÇMK md.21 uyarınca 15 yaşını doldurmamış çocuklar hakkında üst sınırı 5 yılı aşmayan hapis cezasını gerektiren bir suç olması hallerdir. Işte bu ihtimallerde de hakim sanık veya şüpheli aleyhine adli kontrole hükmedebilir. Ilk 2 ihtimal 3 yıllık ceza üst sınırına istisna teşkil etmez. Ancak üçüncü ihtimalde 15 yaşını doldurmamış olup tutuklama yasağı bulunan bir çocuğun üst sınırı 3 yılı aşan bir fiil işlemesi halinde çocuk açısından da adli kontrol hükümleri uygulanabilir. Son olarak CMK md.109/7 uyarınca; kanunlarda öngörülen tutukluluk sürelerinin dolması nedeniyle salıverilenler hakkında da süre koşulu aranmaksızın adlî kontrole ilişkin hükümler uygulanabilir.

II. ADLİ KONTROL KARARI VERİLMESİ VE KARARA KARŞI İTİRAZ
Adli kontrol kararı Cumhuriyet Savcısının istemi ve sulh ceza hakiminin kararı ile soruşturmanın her evresinde verilebilir. Hâkim, Cumhuriyet savcısının istemiyle, adlî kontrol uygulamasında şüpheliyi bir veya birden çok yeni yükümlülük altına koyabilir; kontrolun içeriğini oluşturan yükümlülükleri bütünüyle veya kısmen kaldırabilir, değiştirebilir veya şüpheliyi bunlardan bazılarına uymaktan geçici olarak muaf tutabilir. Ayrıca gerekli görüldüğünde görevli ve yetkili diğer yargı merciileri tarafından da kovuşturma evresinin her aşamasında uygulanabilir. (CMK md. 110)
CMK md. 34 gereğince adli kontrol kararı gerekçeli olarak yazılmalıdır. Kararda başvurulacak kanun yolu, süresi, şekilleri belirtilmelidir. Ayrıca adli kontrol ile hangi yükümlülüklere hükmedildiğinin de açıkça belirtilmesi gerekir.
CMK md.111'e göre kontrol kararına karşı itiraz edilebilir. Karara itiraz edebilecek kişiler CMK md.260'ta “Cumhuriyet Savcısı, şüpheli, sanık, katılanlar, katılma isteği karara bağlanmamış ya da reddedilmiş olanlar” olarak belirtilmiştir. Adli kontrol kararına ilgilinin öğrendiği tarihten itibaren 7 gün içinde itiraz edilebilir. İtirazın yapılacak mercii kararı veren mahkeme ya da hakimdir. Kararına itiraz edilen hakim veya mahkeme itirazın yerinde görmezse yetkili mercie gönderir. Soruşturma evresinde verilen adli kontrol kararı için itiraz merci asliye ceza mahkemeleridir. Kovuşturma evresinde ise adli kontrol kararı davaya bakan mahkemece verildiğinden dolayı itiraz merci CMK md.268/3'teki ihtimallere göre belirlenir.
Adli kontrolün kaldırılması CMK md.111 ile olabileceği gibi CMK md.103'e göre de olabilir. Buna göre soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı adli kontrolün gereksiz olduğu kanısına varırsa şüpheliyi re'sen serbest bırakabilir. Ayrıca yagılama sonucunda verilecek hükümle de adli kontrolü sona erdirecektir. Adli kontrolün devamının hangi merci tarafından ve hangi sürelerde inceleneceği kanunda düzenlenmemiştir.

III. ADLİ KONTROL KARARI İLE SANIK YA DA ŞÜPHELİ ALEYHİNE HÜKMEDİLEBİLEN YÜKÜMLÜLÜKLER
Sanık veya şüpheli aleyhine hükmedilebilecek yükümlülükler CMK md.109/3'te tahdidi olarak sınırlandırılmıştır. Kanun maddesinde yükümlülüklerin sınırlı olarak sayılıp, başkaca tedbirlerin alınması için hakime takdir yetkisinin tanınmaması doktrinde tartışmalı olmakla beraber temel hak ve özgürlükleri sınırlayıcı bir düzenlemenin kanunla yapılması daha uygun olduğundan kanunkoyucunun bu tutumu son derece yerindedir.
Sanık veya şüpheli aşağıda gösterilen yükümlülüklerden bir veya birden fazlasına tabi tutulabilir.
  • Yurt dışına çıkamamak : Bu tedbir açısından 2005 tarihli 5353 sayılı kanun ile üst sınırı 3 yılı aşmayan hapis cezası kuralı kaldırılmıştır. Her sanık ve şüpheli aleyhine bu tedbire hükmedilebilir.
  • Hâkim tarafından belirlenen yerlere, belirtilen süreler içinde düzenli olarak başvurmak : Hakim bu tedbire hükmederken kişinin hayatını ciddi anlamda kısıtlayacak, olumsuz etkileyecek düzenlemelerden kaçınmalıdır.
  • Hâkimin belirttiği merci veya kişilerin çağrılarına ve gerektiğinde meslekî uğraşlarına ilişkin veya eğitime devam konularındaki kontrol tedbirlerine uymak.
  • Her türlü taşıtları veya bunlardan bazılarını kullanamamak ve gerektiğinde kaleme, makbuz karşılığında sürücü belgesini teslim etmek: CMK md.109/5 gereğince, hakim veya Cumhuriyet savcısı şüphelinin meslekî uğraşılarında araç kullanmasına sürekli veya geçici olarak izin verebilir.

  • Özellikle uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu maddeler ile alkol bağımlılığından arınmak amacıyla, hastaneye yatmak dahil, tedavi veya muayene tedbirlerine tâbi olmak ve bunları kabul etmek.
  • Şüphelinin parasal durumu göz önünde bulundurularak, miktarı ve bir defada veya birden çok taksitlerle ödeme süreleri, Cumhuriyet savcısının isteği üzerine hâkimce belirlenecek bir güvence miktarını yatırmak : Bu tedbir açısından da 2005 tarihli 5353 sayılı kanun ile üst sınırı 3 yılı aşmayan hapis cezası kuralı kaldırılmıştır. Her sanık ve şüpheli aleyhine bu tedbire hükmedilebilir. Bu tebdir CMUK'da yer alan teminatla salıverilme tebdirine benzemekle beraber teminatla salıverilme tutuklama uygulamasına bağlı bir tebdirken, güvencenin tutuklama müessesesinden bağımsız bir tedbir olması nedeniyle iki kurum birbirinden ayrılır.2
  • Silâh bulunduramamak veya taşıyamamak, gerektiğinde sahip olunan silâhları makbuz karşılığında adlî emanete teslim etmek.
  • Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim tarafından miktarı ve ödeme süresi belirlenecek parayı suç mağdurunun haklarını güvence altına almak üzere aynî veya kişisel güvenceye bağlamak.
  • Aile yükümlülüklerini yerine getireceğine ve adlî kararlar gereğince ödemeye mahkûm edildiği nafakayı düzenli olarak ödeyeceğine dair güvence vermek : Bu yükümlülük özel hukuk ilişkilerinin ceza hukukuna taşınmasına neden olduğu için doktrinde tartışmalara yok açmıştır.
Adli kontrol altına alınan şüpheli/sanıkların yükümlülüklerinin yerine getirilip getirilmediği Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüklerince kontrol edilir. (Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Kanunu md.11-12)

IV. BİR TEDBİR TÜRÜ OLARAK GÜVENCE
Güvencenin amacı şüpheli veya sanığın bütün usul işlemlerinde, hükmün infazında hazır bulunmasını ve CMK md.113/1,b bendinde gösterilen ödemeleri yapmasını sağlamaktır.3 Önceden de belirtildiği gibi sanık/şüpheli aleyhine güvenceye hükmedilmesi için üst sınırı 3 yılı aşmayan hapis cezası kuralı yoktur, her sanık/şüpheli için bu tedbire karar verilebilir.
CMK md.113'te güvencenin neleri içerdiği kalem kalem gösterilmiştir. Buna güvence ile sırayla şu ödemeler yapılır :
  1. Katılanın yaptığı masraflar, suçun neden olduğu zararın giderilmesi ve eski hale getirme, şüpheli veya sanık nafaka borçlarını ödememeleri nedeniyle kovuşturuluyorsa bafaka borçları.
  2. Kamusal giderler
  3. Para cezaları
Güvencenin niteliği ve miktarı mahkemenin takdirindedir. AİHM'e göre “Alınacak güvencenin amacı suçtan doğan zararın tamir ve tazmini karşılamak değil, sanığın duruşmada hazır bulunmasını sağlamaktır. Bu nedenle güvence miktarı saptanırken ilgilinin kişisel durumu her yönü ile gözden geçirilmelidir, kaçması halinde uğrayacağı zararın onda bırakacağı etkiye bakılmalıdır.”4
Hakim veya mahkeme re'sen veya sanık/şüpheli ya da katılanın istemi üzerine güvence tedbirine hükmedemez. CMK md.109/3, f bendi gereği bu tedbir için savcının istemi gerekir.
CMK md.114 uyarınca; “Hâkim, mahkeme veya Cumhuriyet savcısı, şüpheli veya sanığın rızasıyla güvencenin mağdurun haklarını karşılayan veya nafaka borcuna ilişkin bulunan kısımlarının, istedikleri takdirde, mağdura veya nafaka alacaklılarına verilmesini emredebilir. Soruşturma ve kovuşturmanın konusunu oluşturan olaylar nedeniyle, mağdur veya nafaka alacaklısı lehinde bir yargı kararı verilmiş ise, şüpheli veya sanığın rızası olmasa da ödemenin yapılması emredilebilir.”
Hükümlü, 113 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde yazılı bütün yükümlülükleri yerine getirmiş ise güvencenin 113 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendini karşılayan ve aynı maddenin ikinci fıkrasına göre verilecek kararda belirtilen kısmı kendisine geri verilir.Güvencenin, suç mağduruna veya nafaka alacaklısına verilmemiş olan ikinci kısmı, kovuşturmaya yer olmadığı veya beraat kararları verildiğinde de şüpheli veya sanığa geri verilir. Aksi hâlde, geçerli mazereti dışında, güvence Devlet Hazinesine gelir yazılır. Hükümlülük hâlinde güvence 113 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan hükümlere göre kullanılır, fazlası geri verilir.(CMK md.115)

V. YÜKÜMLÜLÜKLERE UYULMAMASI
Aleyhine hükmedilen adli kontrol tedbirlerine uymayan sanık veya şüphelinin durumu CMK md.112'de düzenlenmiştir. Buna göre isteyerek ve bilerek söz konusu yükümlülüklere uymayan sanık veya şüpheli hakkında yetkili yargı merci -hükmedilebilecek hapis cezasının süresi ne olursa olsun- tutuklama kararı verebilir. Hükmedilen tedbirlere aykırı davranan sanık veya şüpheli hakkında tutuklama kararı verilmesi zorunlu değildir, bu husus hakimin/mahkemenin takdirindedir. Kanun maddesinde sanığın veya şüphelinin “isteyerek” yükümlülükleri yerine getirmediği ihtimali düzenlenmiştir. Bu durumda istemeden tedbirlere aykırı davranan kişi hakkında CMK md.112 uygulanamaz. Ayrıca söz konusu maddedeki “hükmedilebilecek hapis cezasının süresi ne olursa olsun” ibaresinin yorumunda 2 sonuç ortaya çıkmaktadır. Öncelikle adli para cezası gerektiren fiilere ilişkin hükmedilen adli kontrollerde tedbirlere uymama açısından tutuklama kararı verilemez. Bunun yerine adli para cezası gerektiren durumlarda adli kontrol tedbirlerine uymayan sanık veya şüphelilerinin yükümlülüklerinin değiştirilmesi yoluna gidilmelidir. Ikinci olarak tutuklama yasağı bulunan hallerde adli kontrole hükmedilmesi olanaklı olduğundan adli kontrol yükümlülüklerine isteyerek uymayan sanık veya şüpheli hakkında tutuklama kararı verilebilir. Kanunda bu konuya ilişkin bir düzenleme olmadığından tutuklama yasağının CMK md.112 hükmü ile kötüye kullanılması mümkün görünmektedir.

VI. ADLİ KONTROL ALTINDA GEÇEN SÜRENİN MAHSUBU
Adli kontrol altında geçen sürenin mahsup sorunu CMK md.109/6'da düzenlenmiştir. Buna göre, kural olarak bu süre cezadan mahsup edilemez. Bu kuralın istisnası CMK md.109/3 (e) bendidir. (e) bendindeki yükümlülük altındaki süre şahsi hürriyeti sınırlama sebebi sayılır ve hükmedilen cezadan mahsup edilir.

VII. ÇOCUKLARA YÖNELİK ADLİ KONTROL
Çocuklara yönelik adli kontrol hükümleri Çocuk Koruma Kanunu md.20'de bulunmaktadır. Buna göre çocuklar hakkında da soruşturma ve kovuşturma evrelerinde CMK md.109'daki tedbirlere hükmedilebilir. Ayrıca bunun dışında;
  1. Belirlenen çevre sınırlarına çıkmamak,
  2. Belirlenen bazı yerlere gidememek veya ancak bazı yerlere gidebilmek,
  3. Belirlenen kişi ve kuruluşlarla ilişki kurmamak tedbirlerine de karar verilebilir.
Yükümlülüklere aykırı hareket edilmesi veya tedbirlerden sonuç alınmaması ya da alınamayacağının anlaşılması durumunda çocuklar hakkında da tutuklama kararı verilebilir.



1Hacıoğlu Caner, “5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda Tutuklama Koruma Tedbirine Seçenek Olarak Düzenlenen Adli Kontrol Koruma Tedbiri Üzerine Bir İnceleme”, Atatürk Üniversitesi Erzincan Hukuk Fakültesi Dergisi, C.IX, S.1-2, Yıl 2005, s.171.
2ÖZBEK,a.g.e. , s.381 – Kunter, Yenisey, Nuhoğlu Muhakeme Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku s.855
3Kunter, Yenisey, Nuhoğlu Muhakeme Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku s.856
4GÖLCÜKLÜ Feyyaz, GÖZÜBÜYÜK Şeref, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Uygulaması, Avrupa Mahkemesi İncelemesi ve Yargılama Yöntemleri, Ankara 2004, s.240.

3 yorum:

  1. lütfen cevap verin yaklaşık bir aydır adli takibim var pazartesi ve cuma 20.30 a kadar imsa atmam gerekiyor ve bu cuma imza atmayı unuttum sizce tutuklanır mıyım ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne oldu sıkıntı çıktı mı ayni sorun bendede var.

      Sil
    2. Ne oldu sıkıntı çıktı mı ayni sorun bendede var.

      Sil